Münih'te 2 Günde Yapılacak Şeyler

Münih, zengin tarihi ( Bavyera kültürünün evi olarak) ve mimarisiyle dikkat çekmektedir. Elbette Münih'te görülecek ve yapılacak çok şey var, ancak şehri keşfetmek için sadece iki gününüz olsa bile, bu güzergah tüm önemli cazibe merkezlerini ziyaret etmenizi sağlayacaktır.

Bu güzergah şehir merkezinden dış mahallelere doğru ilerlemektedir. Bu organizasyonun nedeni turistlerin ulaşımını kolaylaştırmaktır. Zaman ve paranın sınırlı kaynaklar olduğunu unutmayın, bu yüzden onları en iyi şekilde kullanın.

Münih harika bir deneyimdir. Münih'teki ilk gününüz tarihi şehir merkezinde bir yürüyüş turu ile başlar. Ardından Münih'in amiral gemisi bira fabrikası Hofbrauhaus'u ziyaret etmek için kaydolun. Son olarak, günü gün batımı akşam yemeği ile sonlandırmak için İngiliz Parkı' na gidin.

Münih'in tarihi merkezinde bir tur atın

Münih'te rehberli bir tur a katılırsanız, profesyonel bir rehber size tarihi ve kültürel önemlerini anlatırken şehir merkezindeki başlıca turistik yerleri ziyaret edebilirsiniz. Bu tur yaklaşık iki saat sürmektedir.

Bu turun fiyatı yaklaşık 22 €'dur. Yerinizi en az bir gün önceden ayırtmanızı tavsiye ederim. Dilerseniz tura kahvaltı yapmış olarak başlayabilirsiniz, ancak kahvaltı yapmadıysanız turda bir kahvaltı molası var.

Tabii ki turu kendi başınıza da yapabilirsiniz, ancak rehberlerin ilginç açıklamalarına sahip olmayacaksınız. Her iki durumda da, turun bir bölümünü ayrıntılı olarak burada bulabilirsiniz.

Karlsplatz'a git

Otelinizden sabah 9.30 civarında ayrılacak ve Dachauer Caddesi'ne doğru yürüyeceksiniz - yolculuğu kısa tutmak için mümkünse şehrin merkezi bir bölgesinde kalmanızı öneririz. Burada sizi Münih'in tarihi merkezinde bir tura çıkaracak olan rehberiniz ve grubun geri kalanıyla buluşacaksınız.

Bu tür turlar genellikle sabah 10.15 civarında başlar. Yolda ilk durak genellikle turistlerin ve yerel halkın günlük olarak karıştığı, önemli bir tarihi değere sahip yoğun bir meydan olan Karlsplatz 'dır.

Burada, fotoğraflanmaya değer devasa bir ortaçağ anıtı olan Karlstor kemeri şehir merkezinin başlangıcını işaret etmektedir.

Frauenkirche'ye hayran kalın

Turun ikinci durağı, ilk duraktan 10 dakikadan daha kısa bir mesafededir. Münih Meryem Ana Katedrali olarak da bilinen Frauenkirche, Münih'in en eski dini yapılarından biridir ve 1488 yılında tamamlanmıştır.

Katedral, büyüklüğü (20.000 cemaat üyesini barındırabilir) ve ortaçağdan kalma vitray pencereleriyle dikkat çekicidir. İlginç bir ayrıntı da, Münih'te şehir merkezindeki hiçbir binanın katedralden daha yüksek olamayacağına dair bir hükümet yönetmeliği olmasıdır.

Marienplatz/Carillon Rathaus-Glockenspiel'e girin

Bir sonraki durak olan Marienplatz, Münih'in eski kentinin merkezini işaret etmektedir (burası muhtemelen şehrin doğduğu noktadır). Bu meydanda, Bavyera'nın koruyucu azizine adanmış 11 metrelik bir anıt olan Maria Sütunu gibi birkaç cazibe merkezi göreceksiniz.

Burada ayrıca Münih'in başlıca tarihi cazibe merkezlerinden biri olan ve Neue Rathau'nun (Yeni Belediye Binası) saat kulesinde bulunanGlockenspiels carillon'u da bulacaksınız. Bu carillon, mekanik figürlerinin günde üç kez sergilediği performansla ünlüdür. Üst kısımdaki figürler bir ortaçağ turnuvasını (mızrak dövüşü) temsil ederken, alt kısımdakiler ise veba salgınının (1517) ardından halkı neşelendirmek için fıçı yapımcıları loncası tarafından icat edilen geleneksel bir dansı ('Schäffletanz') icra etmektedir.

Saat çanları sabah 11, öğlen 12 ve akşam 5'te çaldığında carillon figürleri canlanmaktadır. Bu durak 20 dakika sürer, bu nedenle ilk performans için zamanında olmalısınız.

Viktualienmarkt'ı kaçırmayın

Münih'in en popüler açık hava pazarı olan Viktualienmarkt'a vardığınızda, otelinizde kahvaltı etmediyseniz otantik bir Bavyera yemeği denemek için ideal bir yer olduğunu hemen fark edeceksiniz.

Baharatlarla yapılan bir tür kremalı Bavyera peyniri olan obatzda ile pretzelleri denemenizi tavsiye ederim. Ancak Alman tarzı kahvaltınız, siparişinize eşlik edecek bir bira olmadan tamamlanmış sayılmaz ve bu pazarda Münih'in en iyi bira bahçesi bulunmaktadır.

Gezgin İpucu

Masa ayırtmak için telefon ederseniz (pazarın bazı yiyecek tezgahlarında bu bir seçenektir), kendinize birkaç değerli dakika kazandırabilirsiniz.

Aziz Peter Kilisesi'ni ziyaret edin

Pazarın yanında, tarihi MS 12. yüzyıla kadar uzanan Aziz Peter Kilisesi bulunmaktadır. Münih'teki en eski kilisedir.

Bu kilise kısmen yıkılmış ve birkaç kez yeniden inşa edilmiştir ve sonuç olarak yapısı Gotik, Barok ve Rokoko mimarisinin unsurlarını karıştırmaktadır.

Bu durak kısa olduğu için, dakikalarınızı kilisenin en yüksek kulesinden (91 metre) Münih'in muhteşem manzarasını izlemek ve şehrin en az bir panoramik fotoğrafını çekmek için kullanmanızı tavsiye ederim!

Wittelsbach Kraliyet Ailesi Konutu'na hayran kalın

Bir sonraki durak Residenzstraße. Burada, neredeyse bin yıl boyunca Bavyera'yı yöneten kraliyet ailesi Wittelsbach'ların ikametgahı bulunmaktadır (hükümdar I. Otto'nun 962'de Germen Roma İmparatorluğu'nu kurmasından 1806'da dağılmasına kadar).

Bence bu saray-müzenin ana cazibe merkezi antik salon: Rönesans heykelleri ve tavandaki dekoratif fresklerle dolu uzun bir galeri. Antika salonuna giriş ücreti **13 €'**dur.

Bu durak çok uzun olmadığından, ziyaret için şimdi ödeme yapıp yapmayacağınıza veya daha kapsamlı turu başka bir zamana bırakıp bırakmayacağınıza karar vermeyi size bırakıyorum. Ancak tam bir turun en az iki saat sürebileceğini size önceden söyleyebilirim.

Odeonsplatz'ın tarihini keşfedin

Eğer bir tarih meraklısıysanız, turun son noktası olan Odeonsplatz özellikle ilginizi çekecektir, zira Hitler 1923 yılında Alman hükümetini devirmeye ilk kez burada teşebbüs etmiştir; olay 'Beer Hall Putsch' olarak bilinmektedir. Bu olayda, Hitler ve komplocuları Bavyera polisi tarafından tam zamanında durduruldu.

Bu konu özellikle ilginizi çekiyorsa, genel olarak Almanya'nın ve özellikle Münih şehrinin tarihi hakkında çok sayıda ayrıntı alacağınız bir Üçüncü Reich turu için de rezervasyon yaptırabilirsiniz.

Hofbrauhaus'ta biranın tadını çıkarın

Saat 12:45'te Residenzstraße'den geri yürüyün, 10 dakikalık bir yürüyüş sizi bir sonraki varış noktanıza getirecek: Hofbrauhaus bira fabrikası. Burası 16. yüzyıldan beri açık olan Bavyera kraliyet evinin resmi bira fabrikasıdır ve aynı zamanda öğle yemeği yiyeceğiniz yerdir. Aslında, bir gastronomi turu rezervasyonu yaptırırsanız, genellikle dahil edilen yerlerden biridir.

Bu efsanevi bira fabrikasında Alman tarzı bira içebilirsiniz, yani bir litrelik sürahide servis edilir. Benim favorim Augustiner olmak üzere farklı bira markaları arasından seçim yapabilirsiniz. Sarhoş olmaktan kaçınmak istiyorsanız, yardımcı olabilecek bir numara, aynı bir litrelik sürahide servis edilen, ancak yarım litre bira ile yarım litre limonata karışımı olan bir radler birası sipariş etmektir.

Hofbrauhaus'ta öğle yemeği için çeşitli yemek seçenekleriniz olacaktır, ancak dana eti / domuz eti ile doldurulmuş beyaz sosis olan weisswurst sipariş etmenizi tavsiye ederim (genellikle tatlı hardalla servis edilir).

İngiliz Parkında Akşam Yemeği

Bir sonraki durağınız olan İngiliz Parkı'na gitmek için seçeneklerden biri Münih gezi otobüsüne rezervasyon yapmaktır. 18. yüzyılda oluşturulan İngiliz Parkı, Münih'in en büyük parkıdır ve doğal ihtişamı ve güzelliği burayı fotoğraf çektirmek için ideal bir yer haline getirmektedir.

Parkın içinde Japon çay evini, tepedeki Yunan monopolünü veya ünlü Çin kulesini ziyaret edebilirsiniz. Bu kule, parkın nefes kesici manzarasını sunmanın yanı sıra, yemek yiyebileceğiniz ve daha fazla bira içebileceğiniz bir bira bahçesi / restorana da sahiptir. Park saat 22:00'de kapanır.

Feierbanane'de gece hayatını görün

Eğer merkeze geri döndüyseniz, hava çoktan karardıysa ama henüz otelinize gidip uyumak istemiyorsanız, Münih'in gece hayatının tadını çıkarmaya devam edebilirsiniz.

Benim tavsiyem, Brienner ve Blumen caddeleri arasında uzanan yaklaşık bir buçuk kilometrelik bir alan olan Feierbanane'ye gitmenizdir.

Bu bölgedeki barların çoğu gece 1 ile 2 arasında kapanır, bu nedenle en sevdiğiniz barı seçmek için bolca zamanınız olacaktır. Eğer bar ve gece kulübü deneyimini aynı anda yaşamak isterseniz, benim tavsiyem Blitz Music Club'ı ziyaret etmenizdir.

Almanya'nın tarihini derinlemesine tanımak için, İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazizmin dehşetini öğrenmeniz gerekir. Bu yüzden ikinci gününüze Dachau toplama kampını gezerek başlayacaksınız. Daha sonra Nymphenburg Sarayı'na gideceksiniz. Ardından eski sanat galerisini (Sanat Evi) ziyaret edeceksiniz. Son olarak, Olimpiyat Parkı'nda akşam yemeği ile gününüzü sonlandıracaksınız.

Dachau Toplama Kampı turuna katılın

Dünya Savaşı'nın en büyük dehşetlerinden biri toplama kamplarıydı ve Münih Almanya'daki en büyük kamplardan birine ev sahipliği yapıyor: Dachau. Burayı ziyaret etmenin birden fazla yolu vardır, ancak benim tavsiyem Dachau' ya bir gezi rezervasyonu yaptırmanızdır.

Münih ' in ana tren istasyonuna (şehir merkezinden yürüyerek kolayca ulaşılabilir) erken gitmek ve oradan rehberiniz ve grubunuzla birlikte trenle yola çıkmak en iyisidir. 20 dakika sonra Dachau istasyonuna varacaksınız ve burada toplama kampına giden otobüs sizi bekliyor olacak. Dachau toplama kampının rehberli turu üç ila beş saat arasında sürmektedir. Burada, diğer şeylerin yanı sıra, aşağıdaki ilgi çekici noktaları göreceksiniz:

• Ana giriş kapısı (Nazi sloganıyla: "Arbeit Macht Frei" [Çalışmak sizi özgür kılacaktır]).
• Anıt Müze/Sergi (burada diğer bilgilendirici materyallerin yanı sıra 'Dachau Toplama Kampı 1933-1945' kısa belgeselini görebilirsiniz).
• Esir barakaları (orijinalleri 1945'te yok edildiği için replikaları).
• Dört dini anıt.
• Meçhul Asker Anıtı (Nazi rejimine karşı çıkan Alman askerleri anısına).
• Nandor Glid anıtı.
• Çetele Meydanı.
• SS birliklerinin eğitim kampı.

Çok erken ayrıldığınız için otelinizde yemek yemediyseniz, Dachau'da sabah 9'dan akşam 5'e kadar (sürekli saatler) açık olan ve kahvaltı yapabileceğiniz bir kafeterya bulunmaktadır. Turunuz saat 13:00 civarında sona erecek ve saat 13:30 civarında çıkışta olduğu gibi aynı otobüs ve metroyu kullanarak Münih şehir merkezine dönebilirsiniz.

Nymphenburg Sarayı çevresinde yürüyüş

Hauptbahnhof'a (merkez istasyon) geri döndünüz, saat öğleden sonra 2 ve öğle yemeği için yarım saatiniz var. Hauptbahnhof'un önünde bulunan geleneksel bir Bavyera restoranı olan Wirtshaus Rechthaler Hof'ta yemek yemenizi tavsiye ederim. Daha sonra, saat 14:30 civarında Nymphenburg-Olympia gezi otobüsünü (biletinizi önceden ayırtmış olmanız gerekmektedir) yakalamak için Merkez İstasyona dönmeniz gerekmektedir. Bu otobüs sizi Münih'in batı ucundaki Nymphenburg Sarayı 'na götürecektir. Saraya giriş ücreti 8 €'dur.

Nymphenburg, Bavyera kraliyet ailesinin yazlık ikametgahıydı. Bu barok sarayda görülecek çok şey var, ancak bu güzergahı takip etmek için burada bir saat geçirmeniz gerekecek. İşte mutlaka görülmesi gereken yerler:

• Büyük Salon (kraliyet ailesinin yemek odası).
• Güzellikler Galerisi (1827-1850 yılları arasında Kral I. Ludwig'in eğlenmesi için Bavyera'nın en 'güzel' kadınlarının resmedildiği 36 tablodan oluşan bir koleksiyon).
• At Arabası Müzesi (kraliyet ailesi tarafından bir dönem kullanılmış düzinelerce zarif at arabasından oluşan bir koleksiyon).

Saat 15:30 civarında turist otobüsüyle Münih Merkez İstasyonu'na geri döneceksiniz. Oraya 16-16:30 saatleri arasında varacaksınız.

Alte Pinakothek'e (eski Sanat Evi) ziyaret

Ana istasyona vardıktan sonra Münih'in Müzeler Bölgesi'ne gidin. Bu bölgede, Dürer, Da Vinci, Velázquez, Bruegel, Rubens, Goya gibi ustaların eserlerini görebileceğiniz Rönesans ve modern öncesi sanata adanmış bir müze olan Alte Pinakothek'i (eski Sanat Evi) bulacaksınız. Giriş ücreti 7 Avro'dur. Alte Pinanothek ziyaretiniz akşam 6 civarında sona erecektir, çünkü müze bu saatte kapanmaktadır ( Salı ve Çarşamba günleri akşam 8'e kadar açıktır).

Eğer 20. yüzyıl sanatıyla daha çok ilgileniyorsanız, Alte Pinakothek'in karşısında bulunan Pinakothek der Moderne (Modern Sanat Evi) bir alternatiftir. Bu müzede Dalí, Picasso, Gerhard Ritcher, J. Beuys gibi sanatçıların eserlerini bulabilirsiniz. Perşembe günleri akşam 8'de ve haftanın geri kalanında (Münih'in diğer müzeleri gibi açılmadığı Pazartesi günleri hariç) akşam 6'da kapanır.

Dürer hariç, bu müzelerde göreceğiniz neredeyse tüm eserler Alman olmayan sanatçılara aittir. Yine de bunlar, Münih'in Avrupa'nın kültürel peyzajındaki önemini anlamanıza yardımcı olacak, mutlaka görülmesi gereken koleksiyonlardır.

Olimpiyat Parkı'nda Akşam Yemeği

Saat 18.15'te Münih Merkez İstasyonu'na geri dönecek ve buradan metroya binerek Olimpiyat Parkı'na gideceksiniz. Giriş ücreti güne bağlı olarak 3 ila 5 Avro arasındadır. Bu parkta harika bir akvaryum, buz pateni pisti ve şehrin panoramik manzarasını görmek için ideal olan 291 metre yüksekliğindeki Olimpiyat Kulesi gibi çeşitli cazibe merkezleri bulunmaktadır.

Hala enerjiniz varsa, parkta dolaşmanızı öneririm, çünkü gece bile büyüleyici (park gece 1'e kadar açıktır). Ancak önce akşam yemeği yemenizi tavsiye ederim. Bunu Olimpiyat Kulesi'nin hemen yanındaki bir bira bahçesinde yapabilirsiniz. Ayrılırken, Münih'in merkezine geri dönmek için buraya geldiğinizde kullandığınız metro hattını kullanın.

Eğer Münih'e ilk kez geliyorsanız, yürüyerek dolaşmadığınız zamanlarda ilk ulaşım tercihiniz olarak gezi otobüslerini ya da metroyu kullanmanızı tavsiye ederim.

Ancak artık Münih ' te bisiklet turu yapmak ve bu şekilde rahatça dolaşmak da mümkün. Sizi geziye alıştırmak için Münih bisiklet turlarından bazılarının yer aldığı aşağıdaki yazıyı okumanızı tavsiye ederim.

Bir başka eğlenceli seçenek de, bir buçuk ila iki saat süren ve yerel bir rehberin size eşlik edeceği bir Münih segway turu için rezervasyon yaptırmaktır.

Bu, esas olarak bütçenize ve neleri feda etmek istediğinize bağlı olacaktır. Yaz aylarında (Haziran-Eylül) seyahat ederseniz, Münih'te görülecek ve yapılacak her şeyin tadını çıkarmak için Münih'teki daha sıcak havanın tadını çıkarabilirsiniz, ancak şehirdeki turist miktarı da daha yüksek olacaktır.

Öte yandan, Münih ' i kışın (Aralık-Mart) ziyaret ederseniz, fiyatlar daha ucuz olacak ve daha az turistle karşılaşabilirsiniz, ancak aynı zamanda daha sıcak olmanız gerekecektir.

Her iki durumda da, iki günlük seyahatinizi bir hafta sonuna denk getirmenizi tavsiye ederim, çünkü Pazar günleri bazı kamu mekanlarına indirimli giriş fiyatları vardır. Örneğin birçok müzeye giriş sadece 1 €'dur.